Kaş Yaparken Karamsarlaşmayalım

Geçenlerde güzel ve insana umut aşılayan film aramalarım sonucunda bir film izledim.
Gerçekten umutluydum bu filmden.Çünkü sinema sitelerinde forumlarda vs her yerde övgüyle bahsediliyordu.Tavsiye edenler de az değildi.Benim henüz izlemediğim popüler ve güzel bir film olduğuna kanaat getirdim ben de.
Bir de hikaye gerçek bir insanın hayatına dayanıyormuş vs..
Filmin adı The Pursuit of Happyness / Umudunu Kaybetme

Filmi izledikten sonra hayal kırıklığına uğradım.Filmin adı Umudunu Kaybetme ama umut falan aşılamıyor.Motive falan da etmiyor. Bu filmi izleyip de motive olanlara şaşırdım cidden.
Bu filmin mesajı bence şudur: 'İş bulmak çok zor!'

Filmi henüz izlemediyseniz,spoiler yemek istemiyorsanız, okumaya devam etmemeniz önerilir.



Film boyunca her türlü sefaleti çeken insanlara yönetmen-senarist her kimse filmin sonunda bi güzel sahneyi çok görmüş.Film bittikten sonra insan kalakalıyor.
Filmde aklımda kalan güzel şeylerden biri çocuğun anlattığı fıkra. O da şöyle:

Bir tane adam denize düşmüş.. Ordan geçen bir tekne yaklaşmış yardım etmek istemiş adam kabul etmemiş.. "Hayır Tanrım beni kurtarır" demiş.. Sonra bir tekne daha gelmiş, adam yine aynı şeyi "Hayır Tanrım beni kurtarır" demiş  ve reddetmiş.. Adam ölmüş, cennete gitmiş, Tanrı'nın huzuruna çıkmış.. Adam: O kadar bekledim, neden beni kurtarmadın? demiş.. Tanrı: Sana iki tane tekne gönderdim ya salak..!!"

Bir de sağda solda paylaşılan güzel bi replik var:

"Bir daha kimsenin sana bir şey yapamayacağını söylemesine izin verme, benim bile. Bir hayalin varsa peşini bırakmamalısın. İnsanlar kendilerinin yapamadıkları şeyleri senin de yapamayacağını söylerler. Bir şeyi istiyorsan peşini bırakma. Git ve al. O kadar."

Bence fıkra filmde daha çok dikkat çekiyor.Zorlama durmuyor.Çocuk sadece yeni öğrendiği fıkrayı anlatıyor.Fakat şu sağda solda paylaşılan güzel söz ise gerçekten güzel.-filmde umut veren yegane şey de olabilir-

Tuvalet sahnesi cidden insanı üzüyor.Ağlayabilirsiniz de.Sonra geceyi güvenli bir yerde geçirmek için kuyrukta beklediklerini görmek de..Karısının evden gitmesini görmek de..Satmak zorunda olduğu üzerine zimmetli tıbbi cihazı (satamazsa kira fatura vs vs ödenemeyecek) çaldırması da.Trafikte cihazını gördükten sonra koştururken araba çarpması sonucu ayakkabısız kalması da..

Velhasıl üzüyor.Üzüyor.Umut vermiyor.Zengin patronların insafına kalmış halde tam işi kapıyor ki..Bitiyor.
Evet gerisini tahmin edebiliriz.Artık sokakta kalmayacaklar.Ama keşke çocuğuyla birlikte bi evde görebilseydik.Bi kare yeterdi.

Bir de karısı iş için (New York'tu sanırım) başka şehre gitmeye karar verdi ya.Hah..İşte orada aile birlikte gidebilirdi oraya.Ama olmadı öyle birşey.Söz dahi edilmedi.Düşünülmedi bile.
Kadın zaten kira ödenemeyince bardağı taşıran son damla diyerekten gitti. E be kadın..Kocan kirayı ödeyemeyecek bunu biliyorsun.Bunu bildiğin halde çocuğu niye orda bırakıyorsun? 
Bir de dikkatimi çeken diğer şeylerden biri de adamın çocuğunu bırakmak istememesi.Karısına öyle davranıyor ki sanki kadının çocukta hiç hakkı yokmuş...Sanki çocuk sadece onunmuş gibi.Gerçi kadın gidiyor işte..

Sonuç olarak herkes harika demiş ama bence harika değil.
Zevkler ve renkler diyorum..Benim beğendiğimi de başkası beğenmez belki.Ama kesinlikle motive edici ya da umut verici bir film olmadığında ısrarcıyım.

1 yorum:

  1. Filmi bende izledim aynı fikirdeyim. Hayal kırıklığı yaşadım sadece

    YanıtlaSil